Herhangi bir konuyu öğrenirken, bir sunum hazırlarken, bir sınava hazırlanırken kısacası hayatımızın büyük bir kısmında zamanı doğru yönetmemiz önemlidir. Kısa bir zamanda, zamanı doğru yöneterek tamamlayacağımız görevler; tamamlamak için çok daha uzun zamanımız olan fakat zamanı verimsiz yöneterek yaptığımız görevlerden çok daha iyi sonuç gösterebilir. Feynman tekniği; bütün bunları göz önüne alarak tasarlanmış, bir zaman yönetme ve verimli öğrenme tekniğidir.
Bir diğer zaman yönetimi tekniği olan Pomodoro Tekniği ile Daha Verimli Çalışın! içeriğimize de göz atmayı unutmayın.
İçerik Rehberi
Richard Feynman Kimdir?
Richard Feynman Amerikalı ünlü bir fizik profesörüdür. Feynman; parçacık fiziği, kuantum mekaniği gibi birçok konuda çalışma yapmış hatta bu çalışmalarıyla Nobel Fizik Ödülü’ne layık görülmüştür. Başarılı bir profesör ve hayatının erken dönemlerinden itibaren de başarılı bir öğrenci olan Feynman, kendi öğrenme tecrübelerinden faydalanarak bu verimli öğrenme tekniğini geliştirmiştir.
Feynman Tekniği Nasıl Uygulanır?
Dört adımdan oluşan Feynman tekniğinin uygulanışı aslında oldukça kolaydır. Doğru ve dikkatli bir şekilde uygulandığında öğrenme veriminizi arttıracak ve zaman yönetim sürecinize de oldukça faydası dokunacak olan bu yöntem şöyle uygulanır:
1. Konu Seçimi
Öncelikle öğrenmek istediğimiz veya kendimizi geliştirmek istediğimiz bir alan seçmeliyiz. Daha sonra önümüze boş bir kağıt alıp bu alan hakkında bildiğimiz her şeyi kağıdımıza yazmalıyız. Yazdıkça fark edeceksiniz ki, tüm bu düşünceler birbirini tetikleyecek ve aklınıza sürekli konu hakkında yeni bilgilere gelmeye devam edecektir.
2.Öğrenmek İçin Öğretmek
Feynman’e göre bir konuyu iyi kavramak için bu konuyu anlaşılır bir şekilde bir başkasına anlatabiliyor olmak gerekir. Bu aşamada konu ne kadar karmaşık olursa olsun, karşımızdaki kişi bir çocukmuşçasına en basit düzeye indirgeyip anlatabilmemiz önemlidir. Bu adım; konuyu daha iyi kavramamızı sağlamakla kalmaz, konu üzerinde harcayacağımız süreyi de azaltarak zaman yönetim gücümüzü artırır.
“Bir şeyi 6 yaşındaki bir çocuğa anlatamıyorsanız, konuyu siz de anlamamışsınız demektir!”
Albert Einstein
3. Kendi Öğrenmenizi Sorgulamak
Öğrendiğiniz konuyu başka bir insana anlatırken kendi eksikliklerinizi, tekrar gözden geçirmeniz gereken noktaları fark edersiniz. Bunları fark ettikçe bu konuyu başka kaynaklardan araştırmak, zayıf olduğunuz noktaların üzerine gitmek önemlidir. Eksikliklerinizi veya anlamadığınız noktaları tekrar çalıştıktan sonra, bu konuyu baştan bir başkasına anlatın, her seferinde daha iyiye gittiğinizi göreceksiniz.
4. Basit ve Özgün Olmak, Benzetmeler Kullanmak
Konuyu anlatırken tanımları, açıklamaları bir yerden okumak yerine kendi tanımalarınızı oluşturun. Kendi tanımlarınızı oluşturdukça konu, sizin için kişiselleşir ve aklınızda daha kolay yer edinir. Ansiklopedik anlatımlar hem karşınızdaki kişi için hem de sizin için konuyu zorlaştırmaktan başka bir şeye yaramaz. Bunun yerine kendiniz özgün ve basit benzetmeler kullanın, olaylar arasında bağ kurun. Böylece bu bilgileri ön bellek yerine kalıcı belleğinizde tutabilirsiniz.
Hepimiz hayatımızın neredeyse üçte birini öğrenci olarak geçiriyoruz. Bu sürenin dışında ise her gün yeni bilgiler, konular öğreniyoruz. Feynman tekniğini hayatımıza dahil ederek hem bilgilerimizi kalıcı hale getirebilir hem de zamanımızı yöneterek sevdiğimiz aktivitelere daha uzun zaman ayırabiliriz.
Feynman Tekniği Her Konu İçin İşe Yarar Mı?
Feynman tekniğinin öğrenmeyi kolay bir hale getirdiğini biliyoruz. Peki bu teknik her konu için işe yarar mı? Çalışma ve öğrenme insanların zihinlerine bağlı olarak gerçekleştiği için ve zihin de kişiye özgü bir şey olduğu için bu sorunun kesin bir cevabı yoktur. Bununla beraber Feynman tekniğinin genel olarak birçok konuyu basitleştirdiği de malum. Sadece her konuda aynı oranda etki göstermeyebilir. Kuantum fiziğinden dört işlem öğrenmeye kadar çok geniş bir skalada bu tekniği denersek, deneyenlerin çabaları da maksimum düzeyde olursa her konu kendi seviyesinde kolaylaşacaktır.
Bazı Feynman Tekniği Örnekleri
1) Pisagor Teoremi
Pisagor Teoremi gibi anlaması ve anlaşılması kolay bir örnekten başlarsak, önce Pisagor Teoremi ile ilgili tüm bildiklerimizi bir kağıda yazmalıyız. Formülü, nasıl kanıtlandığı, tarihçesi vb. Daha sonra bu teoremi bilmeyen birine en basit şekliyle nasıl anlatabileceğimizi düşünmeliyiz.
Böyle basit bir konuda bile kafa karıştırıcı noktalar karşımıza çıkabilir. Bunları çözümlemek için bazı benzetmeler, şekiller, çizimler ve metaforlardan yardım alabiliriz.
2) Bayes Teoremi
Bayes Teoremi; olasılık teorisi içinde yer alan, bazı noktaları kafa karıştırıcı olabilecek bir teoremdir. Bu teoremi seçtikten sonra, Pisagor Teoremi örneğinde olduğu gibi tüm bildiklerimizi; formüller, soru çözümleri, örnekler vb. boş bir kağıda dökerek başlamalıyız. Daha sonra bu teoremi, yazdıklarımızdan yardım alarak bir başkasına anlatmaya çalışabiliriz.
Bir başkasına anlatırken konu ile ilgili kendi eksikliklerimizi, bilgi yanlışlıklarımızı veya tam olarak anlamadığımız kısımları görmeye başlarız. Bir sonraki adım; bu eksikliklerimizi video anlatımlarla, kaynak kitaplarla veya bir bilene sorarak kapatmak olmalıdır. Bu adımı da tamamladıktan sonra tekrar başa dönüp karşımızdaki insana bu teoremi olabilecek en basit şekliyle anlatmaya çalışmalıyız. Anlatımımızda konuyu netleştirmek için örnekler vermemiz, küçük resimler çizerek göstermemiz de faydalı olacaktır.
Bu şekilde konuyu net olarak kavradığımızı hissedene kadar, bu döngüyü tekrarlayabiliriz. Böylece, karşımızdaki kişiye öğretirken aynı zamanda biz de konuyu pekiştirmiş oluruz.